Mevsimsel ekonomi

Tülin Yalman 20 Haz 2025

Tülin Yalman
Tüm Yazıları
Hiç havamızda değiliz değil mi? Dört bir yanımız ateş içinde ve çemberin ortasında kalmış ülke olarak bir kulağımız savaş da bir tarafımız da kendi yaşadığımız, her geçen gün artan hayat pahalılığında vs

Ekonominin alıp başını gittiği günler yaşıyoruz desek aşırı doğru bir tezat yapmış oluruz.

Savaş haberi ile beraber bir anda ortalık altın başta olmak üzere döviz ve en sonda dün akaryakıtın enflasyonu zorlayacağı yeni gelen artışı ile piyasaların da hızına yetişemez olduk.

Tam da ekonomi de mevsimseldir aslında diyecek iken savaşın ortasında kalıverdik.

Yom savaş ı, etkilerini vs konuşmak değil niyetim.

Mevsimsel ekonomi başlığı daha önemli şu anda içinde bulunduğumuz konjonktür de bana göre…

Nedir mevsimsel ekonomi dersek de…

Yılın dört mevsimi yalnızca doğayı değil, ekonomik yapıları da fazlasıyla etkilemekte:

Tıpkı tarım gibi, turizm gibi sektörlerin doğrudan mevsimsel değişimlere bağlı olması, “yaz ekonomisi” kavramını giderek daha fazla önemser hale getiriyor.

Peki, yaz ekonomisi kavramını sadece plajlara ve otellere mi indirgemeliyiz?

Elbette ki hayır...

Yaz ekonomisi; yaz aylarında artan tüketici harcamaları, turizm hareketliliği, mevsimsel istihdam artışı ve tarım üretiminin yoğunlaştığı bir dönem boyunca ekonomideki canlanmayı ifade eder terimsel olarak.

Bu dönemde enerji tüketiminden, ulaşım ve eğlence sektörüne, tarımdan perakendeye kadar birçok sektör ciddi bir ivme kazanır. Aynı zamanda bu dönem, bazı ülkeler için yılın geri kalanında oluşan açıkları kapatma fırsatı anlamına gelmekte

Peki dünyada yaz ekonomisi nasıl uygulanmakta dersek de Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede yaz ekonomisi bilinçli şekilde planlanan bir strateji halinde aslında.

Örneğin Yunanistan, İspanya, İtalya gibi turizm odaklı Akdeniz ülkeleri, yaz sezonunu sadece turistik gelir değil; vergi tahsilatını artırma, mevsimlik istihdam yaratma ve yerel ekonomileri destekleme açısından da stratejik görüyorlar.

Bu ülkeler, altyapı yatırımlarını yaz sezonuna göre planlıyor, tanıtım kampanyalarını sezon öncesinde yoğunlaştırıyor, mevsimsel girişimcilik desteklerini bu döneme göre şekillendiriyorlar.

Ki Yunanistan, İtalya ve İspanya yaz ekonomisi hesaplarını kışın çoktan yapan ülkelerinde başındalar ve yazın da bunun karşılığını da fazlasıyla alıyorlar döneminde, haksız mıyım?

Öte yandan ABD gibi büyük ekonomiler yaz dönemini perakende ve iç tüketimi canlandıran bir fırsat olarak kullanıyorlar Gidin şu dönemde New York’a omuz omuza yürürsünüz Times da.

Kalabalıktan yorulursunuz.

Ama her dönemiyle en güzel şehirdir yine de Canım New York dünyada…

En kalabalık turist dönemleridir bu günler.

Back to school kampanyalarından festival ekonomisine kadar yaz döneminde iç pazarı diri tutmak için büyük stratejiler geliştiriliyor.

Ve Amerika da New York başta olmak üzere birçok büyük şehir yaz ekonomisi nimetlerini fazlasıyla hak ediyorlar.

Türkiye’de yaz ekonomisi denilince akla ilk gelen elbette turizm oluyor.

Ancak bu sınırlı bir bakış açısı bana göre.

Ege ve Akdeniz kıyılarında canlanan turizm sektörü, inşaat ve hizmet sektörünü de doğrudan etkiliyor.

Mevsimsel istihdam, özellikle genç nüfusun yaz aylarında iş gücüne daha aktif katılmasına imkân tanıyor.

Ama mevsimsel istihdam eğitim seviyesinin fazlasıyla altında tutulması ile turizme ciddi zarar da verebiliyor.

Nitekim Görmüşsünüzdür bu hafta özellikle basında çok yer aldı turistleri aşırı derecede rahatsız eden, dans denilen çirkin hareketleri yapanları.

Bakanlık elbette gereken uyarıları il valiliklerine vs yapmıştır ama uygulama aşamasında geç kalındığını biliyorum.

Ciddi yaptırımlar getirilmeli bu işletmelere bir an önce ve bu rahatsız edici görüntüleri utanç hanemize yazmakla başlamalılar denetimlere.

Evet ne diyorduk Yaz aylarında tarım üretiminin yoğunlaştığı İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu’da da ekonomi yazın farklı bir form alıyor.

Çay ve fındık başta olmak üzere mevsiminde 4-5 hasat veren, ekonomiyi ciddi anlamda katma değer sağlayan bu ürünler yetiştirme aşamasında ardında ciddi bir ekonomi de saklıyor.

Şu günlerde çay da özellikle 2. Hasat alınmıştır bile.

Ancak Türkiye’de yaz ekonomisi hâlâ büyük oranda kendiliğinden gelişiyor.

Stratejik bir planlama eksikliği çok dikkat çekiyor aslında.

Bölgesel kalkınma ajanslarının, belediyelerin ve ilgili bakanlıkların yaz sezonuna dönük özel ekonomik paketler üretmesi, yerel ürünlerin markalaştırılması, yaz turizmi dışındaki yaz ekonomisi aktörlerinin de desteklenmesi gerekliliği artık kaçınılmaz.

Yerel yönetimler bu ekonomik getiriyi düzenledikleri festivaller ile sağlıyoruz düşüncesindeler oysaki çok yanlış, yaşadıkları bölgeye festival düzenlerken özellikle esnafın hakkını

göz önün de bulundurucu kriterleri çoğu görmüyor, uygulamaktan kaçınıyorlar.

Yaz ekonomisinin etkileri kısa vadede istihdam artışı, üretim yoğunluğu, yerel gelirlerde yükselme olarak ölçülse de uzun vadede doğru yönlendirilmediğinde mevsimsel dengesizliklere yol açabiliyor.

Aşırı yaz turizmi bir yandan gelir sağlarken, diğer yandan çevresel yıpranmayı artırıyor. Bu da yaz ekonomisinin sürdürülebilirlik temelli yeniden düşünülmesi gerektiğini göstermekte.

Turizm tesisleri odalarını satıp doluluk rakamları ile çok iyi bir yaz geçiriyoruz derken hemen yanlarında ki yerel işletmeleri turistten soyutlayacak hareketler ile zarar veriyorlar hepsi farkında,

Bunların komplike bir birleşimle aslında tüm kış gelecek turist den kazanç sağlayacağını uman yerel işletme yanı başındaki oteldeki turist ile otel işletmesinin engellemesi neticesinde ticari bir bağlantı sağlayamayarak kapatıyor çoğu zaman sezonu.

Yok demeyin öyle bir oluyor ki özellikle Antalya da o yan yana olan işletmeler var ya işte onların sonradan gelip tesis kurdukları yerlerde yanı başları asıl o topraklarda yıllardır geçim sağlayan yerel halkla dolu Kundu’dan başlayıp Alanya’ya kadar uzanan sahil boyunca…

Sonuç olarak Yaz ekonomisi artık sadece “turizm sezonu” demek değil; enerji, tarım, tüketim, istihdam ve girişimcilik başlıklarında planlanması gereken entegre bir ekonomik dönem.

Türkiye’nin bu konuda potansiyeli yüksek ama bu potansiyeli akılcı bir stratejiye dönüştürmek şart.

Yaz ekonomisini bir geçici canlanma değil, ekonomik çeşitlenmenin bir fırsat mevsimi olarak değerlendirmek zamanı çoktan geldi de geçiyor bile….