Yaşam Kaynak: Independent 07.05.2025 17:55

Küçük Buzul Çağı'nın sırları aydınlanıyor

Araştırmacılar tarihsel anlatıların, yaşamın aşırı iklim koşullarındaki duygusal ve manevi boyutlarını vurguladığını söylüyor
Küçük Buzul Çağı'nın sırları aydınlanıyor

16. yüzyılda yazılan günlükler, araştırmacıların Ortaçağ Romanyası'ndaki kıtlık, sel ve salgınları kaydetmelerine katkı sağlayarak Avrupa'nın Küçük Buzul Çağı'ndaki yaşama ışık tuttu.

Buzullar ve tortular geçmişteki iklimler hakkında değerli bilgiler sunarken araştırmacılar, Ortaçağ Avrupası'ndaki toplumu daha iyi anlamak için günlüklere, seyahat notlarına ve kilise kayıtlarına bel bağlıyor.

Hakemli dergi Frontiers in Climate'ta yayımlanan yeni bir çalışmada araştırmacılar, Avrupa toplumlarının ciddi değişikliklere nasıl uyum sağladığını anlamak için topluca "toplumun arşivi" diye bilinen bu tür yazılı belgeleri inceledi.

14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar süren küresel bir soğuma olayı olan ve Küçük Buzul Çağı diye bilinen bir döneme odaklandılar. Erken Ortaçağ'ın daha sıcak havasından daha soğuk iklimlere doğru bu geçiş, tarımla gıda kaynaklarının yanı sıra Ortaçağ toplumlarının sosyal ve ekonomik istikrarını derinden etkilemişti.

Batı Avrupa, Küçük Buzul Çağı yoğunlaştıkça önemli ölçüde soğumuş ve yaklaşık 0,5 derecelik bir sıcaklık düşüşü yaşanmıştı.

Transilvanya'da 1500'lerin sonlarında şiddetli yağışlar ve sık sık sel baskınları yaşandığı kayıtlara geçti ancak o tarihten önce hava soğuktan ziyade sıcaktı. Romanya'daki Oradea Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Tudor Caciora, "Bu bizi Küçük Buzul Çağı'nın Avrupa'nın bu bölgesinde kendisini daha geç göstermiş olabileceğine inanmaya itiyor" diyor.

1500'lerin sıcak ve kurak geçen ilk yarısını, özellikle 1590'larda yoğun yağış ve sellerle öne çıkan ikinci kısmı izledi. Dr. Caciora "1540 yazını anlatan tarihi bir belgede dikkat çekici bir pasaj var. 'Kaynaklar kurudu ve nehirler sadece damlalara dönüştü. Tarlalarda hayvanlar öldü ve insanlar alaylar halinde toplanıp yağmur yağması için dua ederken hava umutsuzlukla kaplıydı'" diye açıklıyor.

Bu canlı anlatım, aşırı iklim koşullarında yaşamanın duygusal ve manevi boyutlarının altını çiziyor.

Araştırmacılar felakete yol açan bu hava değişimlerinin ardından, 30 yıl süren Kara Ölüm'ün, 23 sene süren kıtlığın ve çekirge istilalarının kaydedildiği 9 yılın geldiğini söylüyor.

Dr. Caciora, "Günlükler ve kayıtlar, insanların bu olayları nasıl algıladığını, bunlara nasıl tepki verdiğini ve bunlardan nasıl etkilendiğini ortaya koyuyor" diyor.

Araştırmacılar, Ortaçağ Avrupası'nda çok az sayıda okuryazar bulunması ve mevcut raporların genellikle öznel kalması ya da yalnızca yerel ölçeklerde doğru olması nedeniyle, tarihsel kayıtları incelemeye yönelik bu yöntemin biraz kusurlu olduğu uyarısında bulunuyor.

Ayrıca 16. yüzyılın yaklaşık 15 yılı için kayıt bulamadılar.

Araştırmacılar yine de bu tür kayıtların geçmişte insanların nasıl yaşamış olabileceğine dair fikir verdiğini ve modern iklim direnci stratejilerine katkı sağlayabileceğini söylüyor.

Dr. Caciora, "Bu, geçmişteki iklim olaylarına insan merkezli bir bakış açısı sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.