Ekonomi 26.12.2025 09:34

2026 yılında gıda tüketimi yeni trendlerle şekilleniyor

2026 yılına yaklaşırken küresel ölçekte şekillenen bilinçli tüketim, şeffaflık, duyusal tatmin ve güven arayışı, gıda tercihlerinin çok katmanlı bir yapıya evrildiğini gösteriyor. Indomie Türkiye, bu dönüşümü sadece takip eden değil, Türkiye'deki üretim gücü ve vizyoner stratejileriyle değişime yön veren bir marka olarak karşılıyor. Markaların ürün geliştirme süreçlerini tüketicinin bu yeni beklentilerine göre şekillendirmesi gerektiğini vurgulayan Indomie Türkiye Pazarlama Müdürü Aslan Birincikişi, 2026 gıda sektörüne yön verecek 5 tüketici trendini paylaştı.
2026 yılında gıda tüketimi yeni trendlerle şekilleniyor

Küresel gıda sektörü 2026’ya yaklaşırken tüketicilerin ürün seçimlerinde yalnızca lezzet, hız ve pratiklik arayışına değil, tarladan sofraya uzanan hikâyeye, üretim süreçlerinin şeffaflığına ve üründen aldığı değerin netliğine odaklandığı bir döneme giriliyor. Bu yeni dönemde güvenilirlik, izlenebilirlik ve fiyat-performans dengesi satın alma motivasyonunun temel unsurları haline gelirken, tüketiciler tanıdık, ulaşılabilir ve sürpriz barındırmayan markalara yöneliyor. Indomie Türkiye, şeffaf üretim anlayışıyla ziyaretlere açık hale getirdiği üretim tesisi, yerel tedarik zinciri yapısı ve tutarlı kalite standartlarıyla tüketicinin bu beklentilerine bütüncül bir güven çerçevesi sunuyor. Ürünlerinin lezzetini, erişilebilirliğini ve istikrarlı deneyimini koruyarak modern tüketicinin hem duygusal hem de fonksiyonel ihtiyaçlarına karşılık veren bir marka konumu ortaya koyduklarını dile getiren Indomie Türkiye Pazarlama Müdürü Aslan Birincikişi, bu kapsamda 2026 gıda sektörüne yön verecek tüketici trendlerini sıralıyor.

1. Duyulara Hitap Eden Ürünler Önem Kazanacak: Mintel’in öngörülerine göre, 2026’da tüketiciler yiyecek ve içecek seçimlerinde tat kadar doku, aroma, renk ve sıcaklık gibi duyusal unsurlara da daha fazla önem verecek. Gün içinde kısa rahatlama anları yaratma ihtiyacı güçlendikçe, markaların ürünlerini bu çok duyulu beklentilere yanıt verecek şekilde tasarlaması bekleniyor. Duyu odaklı bu yaklaşım, tüketicinin ürünle kurduğu bağı derinleştirirken aynı zamanda markalara daha akılda kalıcı ve duygusal olarak destekleyici deneyimler sunma fırsatı yaratıyor.

2. Şeffaflık Öne Çıkacak: Innova Market Insights verilerine göre, küresel olarak tüketicilerin %58’i, ürünlerde kullanılan içeriklerin kökenine dair açık ve anlaşılır bilgi görmek istiyor. Satın alma kararlarını etkileyen bu beklenti, markaları daha sade içerik listeleri sunmaya, tedarik zincirini görünür kılmaya ve üretim süreçlerini daha net şekilde paylaşmaya yönlendiriyor. Gıda ve içecek kategorisinde şeffaflık, yalnızca güven duygusunu artırmakla kalmıyor, aynı zamanda tüketicinin markayla kurduğu uzun vadeli ilişkiyi güçlendiren temel bir tercih kriterine dönüşüyor.

3. Değer Odaklı Tüketim Öne Çıkacak: NielsenIQ Tüketici Görünümü: 2026 Rehberi Raporu’na göre, 2026’da tüketiciler, harcadıkları paranın karşılığını net şekilde görmek istiyor. . Ekonomik koşulların etkisiyle satın alma davranışları yalnızca düşük fiyat arayışından uzaklaşıyor, erişilebilir fiyata yüksek kalite, güvenilirlik ve somut fayda sunan ürünler tercih ediliyor. Fiyat-performans dengesi, tüketicinin “değer odaklı” kararlarını şekillendirirken, markaların sunduğu gerçek fayda ve uzun vadeli değer satın alma motivasyonunun temel belirleyicisi haline geliyor.

4. Konfor Arayışı ve Güven Veren Tercihler Öne Çıkacak: Küresel belirsizliklerin yoğunlaştığı dönemlerde tüketiciler, kendilerine güven veren, yıllar içinde alıştıkları ve hayatlarında yer etmiş markalara yöneliyor. Euromonitor International’ın 2026 Küresel Tüketici Trendleri Raporu’na göre “Comfort Zone” olarak tanımlanan bu eğilim, yenilik arayışının tamamen ortadan kalkmadığı, ancak seçimlerin daha risksiz, tanıdık ve ulaşılabilir seçenekler etrafında şekillendiği bir tüketici davranışına işaret ediyor. 

5. Dijital Odaklı Rekabet Artacak: Gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren markalar, erişilebilir fiyatlama, inovasyon ve dijital öncelikli deneyimleri bir araya getirerek küresel ölçekte etkilerini hızla artırıyor. Çin’in ihracat değerinin 2026 yılına kadar 4 trilyon ABD dolarına ulaşması öngörülüyor. İşletmelerin rekabetçi kalabilmesi için mobil öncelikli dijital deneyimlerini güçlendirmesi ve içerik ile ticareti birleştiren kesintisiz alışveriş yolculukları tasarlaması gerekiyor. 

Şeffaflık, 2026’nın Belirleyici Beklentisi Olacak

Sektörün geleceği ve markanın 2026 vizyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Indomie Türkiye Pazarlama Müdürü Aslan Birincikişi, “2026 projeksiyonları, tüketicinin artık yalnızca tat ve hız arayışında olmadığını, markanın hikâyesine, üretim süreçlerindeki şeffaflığa ve kendisine sunulan değerin gerçekliğine odaklandığını gösteriyor. Gıda ve içecek sektöründe güvenin, tercih kadar bağlılığı da belirleyen temel unsurlardan biri haline geldiğini görüyoruz. Bu doğrultuda Çerkezköy’deki üretim tesisimizi ziyaretlere açmamız, tüketicinin şeffaflık beklentisini karşılayan önemli bir adım oldu. Yaklaşık %70 oranındaki yerel hammadde kullanımımız ise güvenilir, sürdürülebilir ve erişilebilir bir ürün deneyimi sunmayı destekliyor. Erişilebilir fiyat politikamızla değer odaklı tüketimi gözetirken, üretim süreçlerimize dair bilgileri paylaşmaya verdiğimiz önem, markayla kurulan bağı güçlendiren unsurlar arasında yer alıyor. Teknolojik altyapımız ve yerel üretim kapasitemizle 2026’nın öne çıkardığı güven, kalite ve şeffaflık beklentilerine bugünden karşılık vermeyi hedefliyoruz.” açıklamasında bulundu.